Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Batı İstanbul” yaklaşımının kentleşme adına yeni sorular sormayı ve bu soruları cevaplarından, yaşadığımız kentin geleceği için doğru yol haritaları çıkarmayı amaçladığını söyledi. Ruhen ve fiziken mutlu olunabilecek bir kent kültürü hedefleyerek, yakın gelecekte bölgeyi çekim merkezine dönüştürmeyi istediklerini belirten İmamoğlu, “Kentin geleceğini sürdürülebilir bir sürece dönüştürüp, Batı İstanbul kavramını markalaştırabilirsek Beylikdüzü kendiliğinden Batı İstanbul’un Başkenti konumunu elde edecektir.” diye konuştu.
Beylikdüzü Belediyesi, İstanbul Şehir Plancıları Odası ve birçok üniversite işbirliği ile hazırlanan Batı İstanbul Çalıştayı, Beylikdüzü Kültür Merkezi’nde başladı. İki gün boyunca devam edecek çalıştayın ilk gününde “Yerel Yönetimlerde Model Arayışları” akademisyenler ve araştırmacılar tarafından ele alındı. Oturumun moderatörlüğünü ise Beylikdüzü Belediyesi Başkan Yardımcısı Mehmet Çakılcıoğlu yaptı. Günün açılışını yapan Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Neden Batı İstanbul, Neden Yerel Yönetimlerde Yeni Bir Model Anlayışı” konulu bir konuşma gerçekleştirdi. Tarihten bir örnekle başlayan İmamoğlu, Mustafa Kemal Atatürk ile Alman mimar Jansen arasında geçen bir anekdot verdi. Jansen’in Atatürk’e “Bir şehir planı tatbik edebilecek kadar kuvvetli bir iradeniz var mıdır?” soruna karşılık Atatürk’ün bu soruya kızdığını ve “Koca memleketi yedi düvelin elinden kurtarmışız. Bunca devrimler yapmaktayız. Böyle bir rejimin bir şehir planını tatbik edebilecek kuvvette olup olmadığı nasıl sorulabilir” diye cevap verdiğini hatırlatan İmamoğlu, bugün bir kenti planlayan herkesin Atatürk’ün gösterdiği cesareti göstermesi gerektiğini söyledi.
Batı İstanbul Kavramı İrdelendi
İstanbul ana kentinin, 39 yavru kentten oluştuğunu belirten ve her kentin İstanbul’un gerçeğini ifade edip etmediğini sorgulayan Başkan İmamoğlu, “Batı İstanbul”, İstanbul metropolünü fiilen oluşturan alt kentlerden biri olabilir mi? bakışını da ortaya koydu. İmamoğlu, İstanbul’un kentleşme düzeyi, ekonomisi, ulaşım ağları, yaşama biçimleri gibi açılarına vurgu yaparak kentleşme macerasının gecekondudan apartmana, apartmandan sitelere, oradan da uydu kentlere doğru bir seyir izlediğini kaydetti. Dolayısıyla yaşanılan siteye aidiyet gösterildiğini söyledi. Bunun üzerine “Batı İstanbul” bu yeni kentsel yaşam ve aidiyet biçimlerini tanımlıyor olabilir mi? sorusunu sordu. Batı İstanbul’un son derece bereketli, verimli, ufuk açıcı bir yaklaşım sağladığını belirten ve Batı İstanbul Çalıştayı’nın çok değerli fikir ve açılımlar sağlayacağına, çok önemli bir arayış olduğuna inandığını ifade eden İmamoğlu, “Bugün burada Beylikdüzü’nde, Batı İstanbul’da, İstanbul’un her köşesinde, Anadolu’nun dört bir yanında ve bütün yeryüzünde, daima özgür, daima mutlu olmanız dileğiyle, hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyor, dostlukla kucaklıyorum” diye konuştu.
“Kimliksiz Kentler Ortaya Çıkıyor”,
Toros Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, öncelikle kentleşme sürecinde demografik yapıda meydana gelen değişikliklerin önem arz ettiğini ve değişimlerin kentlere yön verdiğinin altını çizdi. İstanbul’a ve diğer şehirlere 80 ve 90’larda yaşanan dramatik göç dalgaları sonucu emek ve sermayenin kentleşmeye başladığını köy-kent kavramının ortadan katlığını ve tüketimin ön plana çıktığını belirten Prof. Dr. Özer, “Kentler kendi kimliklerini bulamıyorlar. Kimliksiz kentler ortaya çıkıyor. Bu açıdan da Beylikdüzü 20-50 sene sonrasını düşünüp nasıl bir kent olması gerektiğini planlayarak hareket etmesi lazım. Başarılı bir belediye başkanı, farklı sosyal tabakadaki kişilerin yaşam koşullarını tek bir standart altında toplayabilendir. Beylikdüzü’nün Batı İstanbul’un başkenti olmasına aday olduğu için Başkan İmamoğlu’na teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.
“Kent Erdemli Olmalı”
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nden Prof. Dr. Fuat Keyman yüzde 72 oranında kentli bir Türkiye olduğunu söyledi. 3 boyutlu bir yönetim anlayışını önemsediğini belirten Keyman, bu boyutta yaşanılabilirlik, ekonomik canlılık ve hoşgörünün yer aldığını, çok kültürlü bir yapının kente zenginlik kattığını ifade ederek bu kent modelini Eskişehir’in başardığını ortaya koydu. Keyman, başarılı bir kent yönetimi için de bu faktörlerin dengeli olması gerektiğini söyledi. Kentin gelişmesinde ise asıl önemli hususun belediyenin ve başkanın karar alırken kentin farklı katmanları ile birlikte müzakere yapması ve katılımcı demokrasinin şart olduğunu vurguladı. “Türkiye için Eskişehir ne ise, İstanbul için de Beylikdüzü o derece değerli olabilir” diyen Keyman, Beylikdüzü’nün kendini yaratıcı ve akılcı bir kent olarak konumlandırırken mutlaka Avrupa ilişkilerine açık olması, hem yerel, hem ulusal kalması gerektiğini kaydetti. Keyman son olarak “erdemli kent” ifadesini de kullanarak, “Yaşanılan yer adil, vicdanlı ve sosyal demokratik bir kent olmalı. Böyle bir girişime başlamak çok önemli. Başkanı takdir ediyorum.” dedi.
“Beylikdüzü İnsani Gelişme Merkezi Olabilir”
“Beylikdüzü insani gelişme merkezi olabilir” diyerek konuşmasına başlayan İnsani Gelişme Vakfı Başkanı Vural Çakır ise kentlerin kazandığı karakterin mühim olduğunu belirterek Türkiye’nin bu gelişmişlikte maalesef 72. sırada kaldığını söyledi. Sadece bir grubun değil göçmenleri, azınlıkları ve dezavantajlı gruptaki kişileri de kapsayan bir büyümenin ancak başarı getirebileceğini savundu. Çalıştayda Pamukkale Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Hüseyin Özgür, ölçek arayışında Büyükşehir Yasası’nın Türkiye geneli ve İstanbul özeline uygunluğunu anlatırken, Türkiye’deki kentleşme tarihi ve yerel yönetimleri de araştırmacı Makbule Bakırcı ortaya koydu. Konuşmacıların sunumlarını tamamlamalarının ardından soru-cevap bölümüne geçildi. Çalıştayın 1. Günü’nün sonunda Başkan İmamoğlu, katılımcılara Beylikdüzü Belediyesi kursiyerlerinin el emeği tablolarını hediye etti.
